ForumAilem.Com - Paylasimin Yeni Adresi
  SohbetYaz



Etiketlenen üyelerin listesi

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 06.Nisan.2017   #1 (permalink)
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Hüseyin Çakır


ÇAYCUMALI GÖNÜL İNSANI, BESTECİ/TÜRKÜCÜ HÜSEYİN ÇAKIR

Gönül insanı, besteci/türkücü Mehmet ve Zeynep oğlu Hüseyin Çakır 18 Nisan 1340 (1924) yılında Çaycuma'da doğup, 3 Ağustos 1969 yılında ölmüştür. Mezarı Çaycuma Çömlekçi Köyü'ndedir.

Hüseyin Çakır varlıklı bir ailenin oğludur. İlkokulu Çaycuma'da okur. O günlerde Çaycuma'da ortaokul ve lise bulunmadığından, öğrenimini tamamlamak için Bartın'a gider. Liseyi ise Kastamonu'da okur.
Hüseyin Çakır, Bartın'da okurken saz çalan kişilerle tanışır, onlarla aynı ortamı paylaşır. Hüseyin Çakır, sazla tanışmasını “Sazıma” adlı türküsünde şu şekilde ifade etmektedir: “On beşimde çaldın benim gönlümü / Teline bağladım bütün ömrümü / Harcadım ben sana gece günümü / Duymasam sesini hicran ederim.”

Hüseyin Çakır, Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken kaldığı evin sahibinin kızı Sevim Hanımla evlenir. İnci ve Dilek adlarında iki kızı vardır.
Eski bağlama sanatçılarından ve Hüseyin Çakır'ın arkadaşı ve kursiyeri merhum İsmail Özkan (Şah İsmail), o döneme ilişkin şu bilgileri aktarıyor: “Hüseyin Çakır, Bartın'da kaldığı süre içinde, saz ustalarından Baba Ziya (Özden), Muzaffer Özden, Avni Özden'le iç içeydi. Onlarla saz ortamlarını paylaştı. Bağlama çalmaya Bartın'da başladı. Çaycuma Halkevi’nde 1944-1945 yıllarında bağlama kursu açtı. Ben dahil birçok kişi bağlama kursuna gittik. Hüseyin Çakır benim ilk ustamdır. İkinci ustam da, Halk Müziği Sanatçısı Şemsi Yastıman'dır. Birçok şeyi Hüseyin Çakır'dan öğrendim. O üstün bir yetenekti. Kendine özgü bir mızrabı vardı. Çoğunlukla oyun havası çalardı. Bazen de uzun hava çalar söylerdi. İnsanlar ondan ilham almalıydı ama almadı. Hüseyin Çakır tek başına bağlamayı yaygınlaştıramadı. Çünkü buralarda böyle bir gelenek yoktu.”

Hüseyin Çakır'ın bağlama çalmasına, türkü söylemesine babası razı olmaz. Aynı zamanda Çaycuma çevresinde de o yıllarda saz çalanlara karşı bir önyargı vardır. Şah İsmail: “Saz çalmak bu çevrede hoş karşılanmıyordu. Saz çalanlar Çingenelerle eşdeğerde görülüyor, ayıp karşılanıyordu. O zamanlar burada askeriye vardı. Subay takımı, memur çevresi, öğretmenler, hakimler, avukatlar müziğe yatkındı. Bu kesim bize sahip çıkıyor, saygı duyuyordu.” diyerek o dönem Çaycuma halkının yapısı hakkında ipucu veriyor.

“Sazıma” adlı türküsündeki şu dizeler de Hüseyin Çakır’ın saza olan tutkusunu ve karşılaştığı güçlüğü yansıtmaktadır: “Aşık Çakır bilmez ana babayı / İstemem ben sazsız köşkü sarayı / Saz öğretti bana sevip sarmayı / Duymasam sesini hicran ederim.”

Hüseyin Çakır liseyi bitirdikten sonra Ankara Hukuk Fakültesine girer; ancak üçüncü sınıftan terk eder. Bir süre Ankara Barosunda çalışır. Bir yıl kadar da Çaycuma'da arzuhalcilik yapar. Ankara'da bulunduğu dönemde ünlü saz ustalarıyla tanışır. TRT Türk Halk Müziği Dairesi kurucularından Ahmet Gazi Ayhan'la yakın dostluk kurar. Yine Anadolu'yu karış karış gezip türküler derleyip, Türk Halk Müziğine önemli katkılar sunan Muzaffer Sarısözen'le tanışır. Ankara Radyo Evi'nde zaman zaman “mahalli sanatçı” olarak türküler söyler.

Hüseyin Çakır her sanatçı gibi duygulu ve içli biridir. Yakın arkadaşlarından merhum Sadık Kurt, Hüseyin Çakır'ı anlatırken ilk cümlesi şöyle olmuştu: “İnsancıl biriydi, samimi ve iyi niyetliydi. Kimseye kötülüğü dokunmazdı.”

Şah İsmail onun için: “Duygulu ve içli bir insandı, muhabbet düşkünüydü. Temiz giyinir, temiz gezerdi. Sokağa kravatsız çıkmazdı. Bir de Çaycuma'yı çok severdi.” diyordu.

Hüseyin Çakır’ın ablası merhum Esma Kantarcı onun için: “O, benim için bambaşka biriydi. O'nun gidişi beni yaktı. O, ziyan gitti.” diyordu duygulanarak.

Yine onu tanıyanlardan terzi Sadık Sağtekin ise şunları anlatıyor: “Hüseyin Çakır benden büyüktü. Rahmetli ağabeyimle ( Abdullah Sağtekin ) iyi arkadaştı. Sevdiği saydığı arkadaşlarıyla saz muhabbeti yapardı. Mükemmel bir saz ustasıydı. Sazın yanı sıra çok güzel yaylı tambura da çalardı. Geceleri evinin balkonunda çalar, çevre halkı dinlerdi. 1948-1950 yıllarında Halkevi'nde biz temsiller verir, piyesler oynardık. Çaycuma Güzelleştirme Cemiyeti adına komşu ilçelere giderdik. Zaman zaman Hüseyin Çakır'ı da götürürdük. Hüseyin Çakır'ın adından dolayı salon tıklım tıklım dolardı.”

Hüseyin Çakır'ın başka bir özelliğini de, yeğeni, eczacı Murat Çakır şöyle ifade ediyor: “Amcam çok güzel sedef işlemeli bağlama ve cura yapardı. Sünnet düğünümde bana sedef işlemeli bir cura yaptı. Hala durur.”

HÜSEYİN ÇAKIR'IN BESTE, TÜRKÜ VE DERLEMELERİ
Hüseyin Çakır'ın Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen ve TRT Türk Halk Müziği repertuarında bulunan “Gidiyom Gidemiyom” diğer adıyla “Aman Of” oyun havası en çok bilinen türküsüdür.
Hüseyin Çakır'ın yeğeni Turgay Çakır'da bulunan ve Hüseyin Çakır'a ait not defterinde, söz ve bestesinin kendisine ait olduğunu belirttiği şu türküler ve şiirler de vardır: Döktür Muazzez, Yavru Kuşuma da, Ormanda Büyüyen, Kara Dayı, Maça Kızı, Sanat Destanı, Filyos Irmağı'nda Boğulan Gelin Gızıy Türküsü, Sazımın Sedefi Yok, Sazıma, Şu Çaycuma Dedikleri, Gidiyorsan Bir Defacık Bak da Git, Karadır Kaşların, Bartın Deresinde, Yolculuk ile Bartın ve Çaycuma şiirleriyle Atatürk için yazdığı “Ahir Zaman Kahramanı Atatürk” diye başlayan şiir. Yine bu not defterinde bilinen halk türküleri, çeşitli maniler ve kısa yazılmış türküler bulunmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
19.06.2015 Günün Şiiri Hasan Hüseyin Korkmazgil - Efendiler aSpeNDos Günün Şiiri 0 18.Haziran.2015 22:36
Hüseyin Nihal Atsız matEm Yazarlar 0 09.Temmuz.2014 20:31