ForumAilem.Com - Paylasimin Yeni Adresi
  SohbetYaz



Etiketlenen üyelerin listesi

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 21 - 09 - 2016, 20:51   #1 (permalink)
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Karadır kaşların ferman yazdırır.


Karadır kaşların ferman yazdırır
Bu aşk beni diyar diyar gezdirir
Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin.

Ormanlardan aşağı aşar geçerim
Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Karadır kaşların benzer kömüre
Yardan ayrılması zarar ömüre
Kollarımdan bağlasalar demire
Kırarım demiri giderim yare.

Ormanlardan aşağı aşar giderim
Nazlı yari kaybettimağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Uzaklara gittimgelirimdiye
Tabancamı doldurdum vururum
Hiç aklıma gelmez ölürüm diye
Ölüm ver Allahım ayrılık verme.

Ormanlardan aşağı aşar giderim
Nazlı yari kaybettimağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur.

Üç güzel oturmuş karaya bakmaz
İnsan sevdiğini dilden bırakmaz
Hey Allahtan korkmaz kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni.

Ormanlardan aşağı aşar giderim
Nazlı yari kaybettimağlar gezerim
Ormanların gümbürtüsü başıma vurur
Nazlı yarin hayali karşımda durur.


-Sayın Mustafa Tuna yıl 1944...Siz Seyitgazi’lisiniz komşu kızına tutuluyorsunuz. Ama babanız evlenmenize karşı çıkıyor. Neden?

-Kızın babası Rum dan dönme idi Babam ‘Ben soyuma Rum kanı katmam’ diye itiraz etti. Kanımıza karışmasın dedi. Belki de isabetliydi. Düşüncesi öyleydi. Ama gönül ferman dinlemediği için biz kızı kaçırmak zorunda kaldık.

-Nasıl ve kiminle kaçırdınız?

-Arabacı Raşit vardı. Arkadaşımdı. Kız nişanlanınca biz Raşit’in arabasıyla kaçırmaya karar verdik. Benim aracı kadınlarım vardı. Haber getirip götüren... Onlardan kızın ertesi gün çeşmeye geleceğini öğrendim. Bir yandan da kızın kına hazırlığı var. Bu iş bitiyor biz bunu önleyelim dedik. Kızın eviyle Kuruçeşme arasında dar bir sokak var. Arabayı sokağın başına çektik. Birgün önceden de atları nallatmışız. Herşey hazır. Kız testileri su doldurup omuzuna almış. Sokak dar kaçacak-göçecek yer yok. Sabahın da körü... Saat 7-8 gibi. Kızı yakaladım. Duvara çarptım. Omuzundaki su testileri kırıldı. Kucaklayıp arabaya attım. Atları kırbaçladık. Yola koyulduk. Kalabalık bir gündü. Arabacı yolu şaşırdı. Planladığımız yola gitmedi. Eskişehir yoluna saptı. Zaten arabacı Raşit saralıydı. Nöbeti tuttu titriyor. Kız bağırıyor. Bir elimle kızın ağzını kapatıyor ötekiyle Raşit’i tutuyorum. Yuları kavrayıp atların sırtına bineceğim ama bu defa ötekiler arabadan düşecekler. Atlar başı boş koşuyorlar. Aniden bir de karşıdan kamyon çıktı. Eskişehir tarafından geliyor. Kamyonu gören atlar ürktü anayoldan çıkıp orman yoluna saptı araba.

-Ve ormanların gümbürtüsü başladı. Hangi ormandı bu?

-KIZILTEPE ORMANI diyoruz. Şu karşıdaki orman Eskişehir yolunda. Atlar ormanın içine daldı. O arada millet de peşimize düşmüş... Jandarma süvarisi bir yandan çevirdi; kızın nişanlısının akrabaları öte yandan. Üstümüze geldiler. Nihayet arabayı çevirdiler. Teslim olmak zorunda kaldık.

-Alıp götürdüler sizi...

-Götürdüler tevkif ettiler..27 gün yattım. Sorgu hakimi samimi bir arkadaşımdı. Ben o zamanlar Halkevi çalışmalarına katılıyorum. Oradan tanışıyoruz. Beni hapishane bahçesinde volta atarken görmüş işaret etti bana. ‘Hayrola n’apıyorsun orada?’ diye sordu. Ben de ellerimi üstüste çaprazlayıp tevkif edildim dedim. Gardiyanı gönderdi ‘yaz tahliyemi istiyorum de’ dedi. Yazdım imzaladım. ‘Sen aşağı in. Şimdi seni bırakacaklar’ dedi. Aşağı indim beni tahliye ettiler. O zaman sorgu hakiminin yetkisi vardı. Ben tahliye oldum. Ama mahkeme devam ediyor. Dosya ağır cezaya Eskişehir‘e gönderildi. Duruşmaya çağırdılar. Mahkemeye gittim. İlk duruşmada beni tevkif ettiler.

-Suç kız kaçırma tabii ki ?

-Evet evet. 431’e 62 inci madde gereğince dava açıldı. Mahkeme devam ediyor. İkinci duruşmaya kardeşimle babam RAZİYE’yi de getirdiler.

-Babanız araya girdi yani?

-Evet babam araya giriyor kızın ifade vermesini istiyor. Alıp mahkemeye kızı getiriyorlar. ‘Ben gönlümle gittim. Beni kaçıran olmadı. Yaşım küçüktübeni zorla evermek istediler ben de Mustafa’ya rızamla kaçtım. Zorla filan götürülmedim.’ Bunlar zapta geçti. Savcı itiraz etti: ‘Kızın yaşı küçük tanıklığı geçerli değil‘ dedi. Ben de ‘Sayın yargıç akit kişiyi reşit kılar. O zaman küçüktü ama olay olmuş. Kişi reşit sayılır ‘ dedim. Beraatimi ve tahliyemi istedim. İçeri girdiler bir saat kadar kaldılar. Sonra kararı açıkladılar. Bir seneye mahkum edildim. Yalnız bu arada bir şey anlatmam gerek KARAKULAK diye biri var Seyitgazi’de... Varsıl. Benim onunla bir meselem var. Ben ilk 27 gün yatıp çıktığımda peşime adam takıyor...Beni vurdurtmak istiyor. Adamın birine yüz lira veriyor. O da benim arkadaşımdı. Gelip bana durumu anlattı. Biz o yüz liraylagidip güzel bir rakı içtik. Sonra Karakulak’ı yolda çevirip rezil ettim. Beni vurdurtmak için verdiği yüz lirayla içki içtiğimizi söyledim. Boynuma sarıldı gönlümü aldı. Dayı yeğen olduk. Aramız iyileşti. Ama sonradan öğrendim ki bir senelik tevkifatımda onun parmağı var. Benim ceza almam için mahkemeyi etkilemiş. Yıl 1944 tek parti dönemi...Bu tür şeyler kolay oluyordu. Velhasıl biz bir yıl yatacağız. Ben temyiz ettim fakat savcının kızı da mahkeme kaleminde memur olarak çalışıyor. Kayıttan geçirdiğim dilekçeyi temyize göndermiyor. Ama dilekçenin tarih ve numarası elimde var. Bana karar tebliğ ediliyor bakıyorum temyiz isteğim yok...Yazmamışlar. İtiraz ettim. Elimdeki tarih-numarayı gösterdim. Zaten tahliyeme iki ay kalmış. Gardiyana on lira verdim yeni yazdığım dilekçeyi bakanlığa gönderdim. Tahkikat açıldı müfettiş geldi. Haklı çıktım ama bir sene yattım.

-Siz bu arada olayı türküye mi döktünüz?

-Ben Seyitgazi’deki ilk yirmi yedi günlük hapisliğimde sazla türküyü söylemeye başlamıştım. Hapishaneden dışarıya taştı türkü... Bütün Eskişehir’in dilinde. Öyle meşhur oldu ki türkü Eskişehir yıkılıyor. Hapishanede berber Gazi vardı idamlık. Seyitgazi’den. O beni koruyor. Kimse bana dokunamıyor hapishanede. Tatarlar var. "Leylalar" diye bir türkü söylüyorlar. Cümbüşün bini bir para. Bizim türkü de her tarafa yayıldı. Ben günümü tamamlayıp çıkacağım sırada Hakkı Efendi yani kızın babası haber gönderiyor "tahliye olduğunda doğruca bizim eve gelsin görüşelim" diyor. Ama babam kabul etmiyor. Ben babamı karşıma alıp da onlara gitmedim.

-Yani görüşmediniz...

-Ben kızla görüşüyorum ama babasına gitmedim. Hatta hiç unutmuyorum aracılar vasıtasıyla kız bana bir çevre göndermişti. Baktım olmayacak babam reddediyor 1948‘de terk-i diyar eyleyip Ankara’ya gittim. Orada iş bulup çalıştım. İnşaatlarda çalıştım taşeronluk yaptım.

-Eşiniz Hikmet Hanımla nasıl tanıştınız?

-Benim çalıştığım insanların akrabası idi. Her zaman görüyordum. Kısmetmiş istettim evlendik.

-Şimdi şunu öğrenmek istiyorum Karadır Kaşların Ferman Yazdırır Türküsü bu anlattığınız yaşam öykünüzün yansıması mı? Yani size ait değil mi?

-Bestesi de güftesi de bana ait.

-Başka türkü yaktınız mı?

-Şiirlerim çok ama başka türküm yok.
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık