ForumAilem.Com - Paylasimin Yeni Adresi
  SohbetYaz



Etiketlenen üyelerin listesi

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 28 - 06 - 2014, 12:34   #1 (permalink)
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Nimetlerin en büyüğü, imândır


İmân etmek için vergi vermek, mal ödemek, yük taşımak, ibâdet zahmeti çekmek, zevkli tatlı şeylerden kaçınmak gibi sıkıntılara katlanmak lâzım değildir...

Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, Peygamberler göndererek, inanılması lâzım olan şeyleri, kullarına bildirdi. İmân, Peygamberin bildirdiklerini tasdîk etmek demektir. Allahü teâlâ, insanlara büyük nimet olarak, Peygamberleri gönderip imânı bildirdi. İmân etmek için, bir yere para vermek, mal vermek, zor bir iş yapmak, birisinden izin almak gibi, hiçbir şey yapmak lâzım değildir. Hattâ, imânlı olduğunu başkasına bildirmek bile lâzım değildir. İmân, altı şeyi öğrenip, bunlara kalbinden, gizlice inanmak demektir. İmân eden, Allahü teâlânın emirlerine teslim olur, yani seve seve yapar ve böylece, Müslümân olur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri; “Sonsuz ateşte yanmaya inanmayanın, buna çok az da bir ihtimâl vermesi, zannetmesi akıl icâbıdır” buyuruyor.

Sonsuz olarak ateşte yanmak ihtimâli karşısında, bunun yegâne ve katî çâresi olan, imân ni'metinden kaçınmak, ahmaklık, hem de çok büyük şaşkınlık olmaz mı? İmânı olmayan kimsenin, sonsuz olarak Cehennem ateşinde yanacağını Peygamber efendimiz haber verdi. Bu haber elbette doğrudur. Buna inanmak, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna inanmak gibi lâzımdır. Sonsuz olarak ateşte yanmak ne demektir? Herhangi bir insan, sonsuz olarak ateşte yanmak felâketini düşünürse, korkudan aklını kaçırması lâzım gelir. Bu korkunç felâketten kurtulmanın çâresini arar. Bunun çâresi ise; “Allahü teâlânın var ve bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselâmın Onun son Peygamberi olduğuna ve Onun haber verdiği şeylerin hepsinin doğru olduğuna inanmak” insanı bu sonsuz felâketten kurtarmaktadır.

“Ben bu sonsuz yanmaya inanmıyorum, bunun için böyle bir felâketten korkmuyorum, bu felâketten kurtulmak çâresini aramıyorum” diyen kimseye; “İnanmamak için elinde senedin vesîkan var mı? Hangi ilim, hangi fen inanmana mâni oluyor?” dense, elbet vesîka gösteremeyecektir. Senedi, vesîkası olmayan söze ilim, fen denir mi? Buna zan ve ihtimâl denir. Milyonda, milyarda bir ihtimâli olsa da, sonsuz olarak ateşte yanmak, korkunç felâketinden sakınmak lâzım olmaz mı? Az bir aklı olan kimse bile, böyle felâketten sakınmaz mı? Sonsuz ateşte yanmak ihtimâlinden kurtulmak çâresini aramaz mı?

Netice olarak, her akıl sâhibinin imân etmesi lâzımdır. İmân etmek için vergi vermek, mal ödemek, yük taşımak, ibâdet zahmeti çekmek, zevkli tatlı şeylerden kaçınmak gibi sıkıntılara katlanmak lâzım değildir. Yalnız kalb ile, ihlâs ile, samimi olarak inanmak kâfîdir. Bu inancını inanmayanlara bildirmek de şart değildir...

Osman Ünlü
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık