ForumAilem.Com - Paylasimin Yeni Adresi
  SohbetYaz



Etiketlenen üyelerin listesi

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17 - 06 - 2015, 10:39   #1 (permalink)
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Katı Yürekli Zengin


Ayna ayna güzel ayna

Ayna ayna şeker ayna

Ayna ayna cici ayna; kim neler yaşamış anlat bana

Ve sevgili aynacık gece mavisinde başlamış anlatmaya

Güzel bir ilkbahar sabahında henüz kimsecikler yatağında doğrulmamışken kuşlar o dal senin bu dal benim uçuşmaya başlamışlar bile. Yeni yeşermiş ağaçlar rengarenk çiçekleriyle yeryüzüne yeni bir hayat sunuyorlarmış. Önce gök aydınlanmış sonra güneş hafifçe başını çıkarmış saklandığı yerden. Güller karanfiller zambaklar papatyalar küstümçiçekleri menekşeler sünbüller birbiriyle yarışır gibi açıyorlarmış.

İşte böylesine güzel bir bahar sabahında insanlar uyanmak için hiç de zorlanmazlarmış. Gözlerini açar-açmaz çiçeklerin süslediği bahçelerine koşarlar o mis kokulu havayı ciğerlerine doldururlarmış. Günleri sevinç ve neşe içinde geçermiş.

İlkbaharın tüm güzelliğini hediye ettiği bu memlekette herkes güleryüzlü merhametli konuksever ve iyi kalpliymiş. Bir karıncayı bile incitmekten korkarlarmış. Kazandıklarının bir kısmını fakir olanlara hediye ederler onların sıkıntılarını azaltmaya çalışırlarmış.

Fakat bu memlekette kese kese altınları elmasları gümüşleri sandık sandık incileri olan bir adam yaşarmış ki; bir kez olsun güldüğünü gören olmamış. Kapısını kim çalsa en ağır sözlerle onu evinden kovarmış. Hiçkimseden hoşlanmadığı için hiçkimse de ondan hoşlanmazmış.

Birgün elbiseleri yıpranmış açlıktan benzi solmuş bir adam bu katı yüreklinin evine varmış kapısını çalmış. Kapıyı açan hizmetçi karşısında bir dilenci görünce onu uyarmak istemiş ve demiş ki;

- Bu evin sahibi çok katı yüreklidir. Sana hiçbir şey vermez. Ondan ağır bir söz işitmeden gitsen iyi olur. Yoksa kalbini kırar.

Hizmetçi dilenciye bu sözleri söylerken evin sahibi çıkagelmiş. Gür sesiyle evi inleterek;

- Kimdir beni rahatsız etmekten çekinmeyen diye sormuş.

Dilenci elini uzatarak;

- Efendim ben çok açım. Bir parça ekmek vererek iyilikte bulunmak istemez misiniz demiş.

Adam öfkeden ne yapacağını şaşırarak dilenciye haykırmış:

- Sor bakalım bu memlekette benim evimden bir dilenciye bir lokma ekmek çıkmış mı? Var git yoluna. Ekmeğini başka kapılarda ara. Ne diye sana yardım edeyim!

Bu sözleri işiten zavallı dilencinin kalbi kırılmış. Usulca elini çekmiş tek kelime etmeden dönmüş gitmiş. Fakat adamın o halini merak etmemek mümkün mü? Dilenci de merak etmiş tabiî. Kendi kendine konuşmuş durmuş:

- Ben fakirim hiç gülmesem “niye gülmüyorsun†diye soran olmaz. Peki bu adamın derdi ne? Aç değil açıkta değil. Memleketi satın alacak kadar parası var. Ama güldüğü hiç görülmemiş. Yazık ne kadar yazık. Bu hayattan zevk almasını öğrenememiş. İnsanlardan köşe-bucak kaçıyor. Bereket mi kalır o evde!

Bu olayın üzerinden yıllar geçmiş. Belki on yıl belki on-beş Ölen ölmüş kalan kalmış. Kimi zaman zor günler yaşanmış kimi zaman sevinç sarmış her yanı. Zengin adamın başına bir felaket gelmiş. O servet sanki toz olmuş uçmuş. Daha ne olup bittiğini anlamadan adam kendisini sokakta buluvermiş. Kapı kapı dolaşıp bir parça ekmek için el açmaya başlamış.

Birgün şehrin sokaklarında böyle dolaşırken ihtişamlı bir evin karşısında durmuş. Ve ona bakmaya başlamış. Eski günleri o çok zengin olduğu günleri hatırından geçirir gibi uzun uzun bakmış eve. Sonra da gidip kapısını çalmış. Kapıyı açan hizmetçi karşısında bir dilenci görünce konuşmadan içeri girmiş. Kısa bir süre sonra geri döndüğünde elinde bir sepet yiyecek varmış. Sepeti dilenciye uzatırken hayretle bağırmış:

- Olamaz! Siz siz böyle ne hallere düştünüz.

Hizmetçinin sesine gelen evin sahibi merakla sormuş:

- Ne var ne oluyor?

Hizmetçi eskiden yanında çalıştığı beyin şimdi bir dilenci olduğunu buna çok üzüldüğünü söylemiş. Ev sahibi ise dilenciyi tanıyınca bu duruma pek şaşırmamış:

- Ben bir zamanlar onun kapısını çalan yoksuldum. Fakat o beni evinden kovdu ve benim kalbimi kırdı. Öyle zengindi ki gözü hiçkimseyi görmezdi. Demek ki ondan alınan bana verilmiş. Üzülme onu içeri al. İstediği kadar yesin içsin.

Dilenci içeri alınmış krallara layık bir şekilde ağırlanmış. Adam yaptığı hatayı anlayarak;

- Hakkınızı helâl edin efendim demiş. Şükürler olsun ki henüz yaşıyorken sizinle karşılaştım. Yoksa bu hakkı nasıl ödeyebilirdim.

Bu iki insan uzun seneler beraber o evde yaşamışlar. Ve adam gülmeyi; insanlara yardım etmenin ne kadar zevkli olduğunu insana ne kadar güzel bir huzur verdiğini öğrenmiş.
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hiçbir baba yetimlerine Atatürk kadar zengin ve ölümsüz miras bırakmamıştır. Ezqi Mustafa Kemal Atatürk 0 24 - 06 - 2015 16:49
İyi Yürekli Eşek DeSTaN Çocuk Hikayeleri/Masalları 0 17 - 06 - 2015 10:40