ForumAilem.Com - Paylasimin Yeni Adresi
  SohbetYaz



Etiketlenen üyelerin listesi

Like Tree4Beğeni

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 26.Haziran.2015, 12:25   #11 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Diş Çürüğü Nedir ?

Diş çürükleri, dişlerin çiğneme yüzeylerinde kahverengi, siyah gibi koyu renklerde görülen, dişlerin birbiriyle yan yana temas ettikleri ara yüzlerinde ise, ya tebeşirimsi beyaz olarak izlenebilen ya da sadece röntgenle tespit edilebilen, bakterilerin neden olduğu hastalıklardır. Diş çürüklerinin ilerlemesi halinde, dişler üzerinde yiyecek artıklarının buralara birikebileceği oyuklar meydana gelir. Müdahale edilmemesi durumunda önce soğuk ve sıcak yiyecek ve içeceklerde hassasiyet devamında da sürekli ağrı meydana gelir.


DİŞ ÇÜRÜĞÜ NASIL OLUŞUR?
Ağızdaki sert dokular ve dişler üzerinde, bakteriler, bakterilerin dişe tutunmak için salgıladıkları dekstran ismindeki yapışkan madde ve yiyecek artıklarından oluşan bakteri plağı olarak adlandırdığımız bir tabaka bulunur. Plağın içindeki bakteriler küçük yiyecek artıklarını sindirerek organik asitleri açığa çıkarırlar. Bu asitler, dekstran nedeniyle uzun süre dişle temas ettiği için, dişin minesinin mineral dokusunu çözerek bozulmasına, sonucunda da dişin çürümesine sebep olmaktadır.




DİŞ ÇÜRÜĞÜ ÖNLENEBİLİR Mİ?
Dişler üzerine yapışan yiyecek artıklarını uzaklaştırmak için, sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce, en az 3 dakika süreyle dişleri fırçalamak gerekir. Özellikle diş dizilimi sıkışık olan bireylerde, dişlerin birbirleriyle temas ettikleri yan yüzeylerde biriken yiyecek artıkları düzenli diş fırçalamayla bile yeterince temizlenememektedir. Bu bölgelerde diş çürüğü oluşmaması için günde en az bir kez, fırçalamadan sonra diş ipi kullanılması gerekir.
Florürün çürük önleyici veya çürük oluşumunu azaltıcı etkisi kanıtlandığı için florürlü bir diş macunu kullanılmalıdır. Diş fırçası, üzerinde bakteri birikmeyecek şekilde muhafaza edilmeli ve belli aralıklarla değiştirilmelidir.
Ana öğünler arasında mümkün olduğunca şekerli yiyeceklerden kaçınılmalı, şekerli yiyecek yendiği zaman ise dişler fırçalanmalıdır. Fırçalama imkanı yoksa, diş dostu amblemi taşıyan sakızlardan çiğnemek uygun olacaktır.
Çocuklar ilk dişlenme döneminden itibaren düzenli diş hekimi kontrolüne getirilerek, gerekiyorsa dişlerin üzerine koruyucu sealant veya flor uygulaması yapılabilir.
En az altı ayda bir düzenli olarak diş hekimi kontrolüne giderek, çürük risk tayini yaptırılabilir. Böylece başlangıç halindeki çürükler büyümeden tespit edilerek, sorun yaratmadan tedavileri yapılabilir.
Dişlerin üzerinde tebeşirimsi beyazlıklar veya kahverengi yada siyah lekeler görüldüğü takdirde, vakit geçirmeden diş hekimine başvurmak gerekir.
Yukarıdaki noktalara dikkat edildiği taktirde, diş çürüğü kesinlikle önlenebilir.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:26   #12 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Diş Dolguları

Diş çürükleri tespit edildikten sonra, zaman kaybedilmeden tedavi edilmesi gerekir. Diş çürüklerinin tedavisi dolgu ile yapılır. Dolgu, çürüğün temizlenmesini takiben, estetik ve fonksiyonun sağlanabilmesi amacıyla, oluşan boşluğun uygun maddelerle kapatılarak, dişe çürümeden önceki doğal biçimini vermeye yönelik bir uygulamadır.
Kullanılacak dolgu maddesi seçilirken dişin konumu ve işlevi gözönünde tutulur. Çiğneme işlevi temel olarak azı dişleri bölgesinde gerçekleştiği için, bu dişler daha fazla basınca maruz kalır. Bu nedenle azı dişlerine dolgu yapılırken, ön dişlere göre daha dayanıklı dolgu maddelerinin kullanılması gerekir. Ön dişlerde ise, mümkün olduğunca dolgunun fark edilmemesi için, dişin rengiyle uyumlu renkte bir dolgu maddesi tercih edilir.

AMALGAM DOLGULAR
Amalgam dolgular, gümüş dolgular olarak da bilinir. Amalgam, gümüş, kalay ve bakır alaşımının civa ile karıştırılması sonucu elde edilir. Amalgam dolgular yaklaşık 150 yıldır kullanılmaktadır.

Amalgam Dolguların Avantajları:
En ucuz ve en uzun ömürlü dolgu maddesidir.
Diğer dolgu maddelerine göre daha kısa zamanda uygulanabilir.



Amalgam Dolguların Dezavantajları:

Estetik değildir.
İçindeki civaya karşı allerji söz konusu olabilir.
Amalgam dolgunun içeriğindeki civa konusunda tartışmalar mevcuttur. Ancak, civa amalgamın içindeki diğer metallerle birleştiği için, kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer.

Dikkat Edilmesi Gerekenler
Amalgamın sertleşmesi ortalama 2 saat sürdüğü için, amalgam dolgunun yapımını takiben, 2 saat süreyle birşey yenmemesi gerekir. Bu süre geçmeden birşeyler yenirse, dolgu tam sertleşmediği için, üzerine gelen kuvvet sonucunda kırılabilir.
Amalgamın üzerinde zamanla korozyon tabakası oluşur. Bunu önlemek için, amalgamın cilalanması gerekir. Ancak cila işlemi dolgu yapıldıktan 24 saat sonra gerçekleştirilebilir.
Ağızda fazla miktarda amalgam dolgu mevcutsa, çatal gibi bir metal ağızdayken elektriklenmeden dolayı hassasiyet söz konusu olabilir. Eğer hassasiyetin bu nedenle oluştuğu kesin olarak tespit edilebiliyorsa, metal olmayan bir dolgu maddesi ile değiştirilebilir.

KOMPOZİT (DİŞ RENGİ) DOLGULAR
Kompozit dolgular diş renginde oldukları için, beyaz dolgu olarak da adlandırılırlar. İlk geliştirildiklerinde sadece ön dişlerde kullanılabilmelerine karşın, zamanla çiğneme kuvvetlerine dayanıklılığı arttırılıp, aşınma miktarları azaltıldığı için, artık arka dişlerde de kullanılabilmektedir.

Kompozit Dolguların Avantajları
Kompozit dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır.
Dolgunun yapımını takiben hemen cilalanabilirler.
Sadece çürüklerin restore edilmesi için değil, dişlerin rengini ve biçimini değiştirerek, kozmetik işlemler için de kullanılabilir.

Kompozit Dolguların Dezavantajları
Kompozit dolgular tabaka tabaka uygulanır ve özel bir ışık ile sertleştirilir. Bu nedenle amalgama göre yapımı daha uzun sürer ve daha zordur.
Fiyatı amalgamdan daha pahalıdır.
Her ne kadar son zamanlarda kompozit dolgular oldukça dayanıklı hale getirilse de, amalgam kadar dayanıklı değildir.
Uzun zaman içerisinde renk değişimi görülebilir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler
Geniş dolgularda ısırırken dikkatli olmak dolgunun ömrünü uzatacaktır.
Kompozit dolgular iyi cilalansalar da, zamanla yiyecek ve içeceklere bağlı olarak renk değişimi görülebilir.
Amalgamda olduğu gibi, dolgunun yapımını takiben 2 saat yemek yememe gibi bir sınırlandırma yoktur.
Aşınma nedeni ile restore edilen dişlerde, çok sert diş fırçası kullanılmamalı ve fırçalama metoduna dikkat edilmelidir.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:26   #13 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Diş Fırçalama

Sağılıklı diş ve dişetlerine sahip olmak için, dişlerin sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce olmak üzere, günde en az iki kez fırçalanması gerekir. Ancak esas önemli nokta, doğru diş fırçalamayı bilmektir.

DİŞ FIRÇASININ SEÇİMİ
Diş fırçaları boyut, şekil, fırça kıllarının dizilimi ve sertliklerine göre değişiklik gösterir. İyi bir diş fırçası ağzın tüm bölgelerine ulaşabilmelidir. Kişi tarafından kullanım kolaylığı ve fonksiyonu, fırça seçiminde önemli olan iki faktördür.
Doğal ve yapay olmak üzere iki çeşit fırça kılı vardır. Her iki fırça kılı çeşidi de etkin olmasına karşın, dayanıklılığı, elastikiyeti ve boyutlarındaki standartlık nedeniyle naylon fırça kılları avantajlıdır. Doğal fırça kılları kolaylıkla deforme olur ve parçalanır, dolayısıyla kontaminasyon riski artar. Orta sertlikte kıl yapısına sahip, kılları yuvarlatılmış fırçalar tavsiye edilmektedir.
Fırça sapının özellikleri tamamen kişiye bağlıdır. Kişinin eline rahatça oturan, rahat kullanabileceği bir fırça sapı tercih edilmelidir.
Özetle, rutin kullanım için düz saplı, düz yüzeyli, orta sertlikte, yuvarlak uçlu, naylon kıllı fırçalar kullanılmalı ve diş fırçası 3 ayda bir değiştirilmelidir.


ELEKTRİKLİ DİŞ FIRÇALARI
Günümüzde pekçok insan daha etkili olduğu düşüncesiyle elektrikli diş fırçalarını tercih etmektedir. Ancak, kişi ellerini kullanabildiği sürece, elektrikli diş fırçalarının manuel fırçalara herhangi bir üstünlüğü yoktur. Önemli olan diş fırçasını doğru kullanmaktır.


DİŞ FIRÇALAMA TEKNİKLERİ
Diş fırçalama belirli bir düzen içinde yapılmalıdır. Alt ve üst çenedeki dişler ayrı ayrı fırçalanmalıdır. Dişler sırasıyla önce ön, sonra iç ve sonra çiğneyici yüzeyleri olmak üzere fırçalanır. En arka dişlerin arka bölgeleri ve dil yüzeyi de fırçalamaya dahil edilmelidir. Dişler belirli bir düzen içinde fırçalanmazsa, her bölge tam olarak temizlenemez.
Dişler fırçalanırken diş fırçanız kuru olmalıdır. Fırça ıslatıldığında kılları yumuşadığı için tam temizlik sağlanamaz.

Diş fırçası kılların yarısı dişte yarısı dişetinde olmak üzere, 45 derecelik açı verilerek yerleştirilir. İleri-geri ve dairesel hareketlerin birleşimi olan titreşim hareketi uygulanarak, fırça kıllarının diş ile dişeti arasındaki dişeti oluğuna girmesi sağlanır. Bu hareket her fırça bölgesinde 15-20 kez tekrarlanır ve bir fırça boyu ilerlenir. İç yüzeylerde de aynı yöntem uygulanır. İç yüzeyler fırçalanırken ön bölgelerde fırça dik tutulabilir. Dişlerin çiğneyici yüzeyleri ileri-geri hareketlerle fırçalanır. Fırçalama işlemi bittikten sonra ağız 1-2 kez çalkalanır. Bu şekilde diş macunu ağızdan tamamen atılmaz, içeriğindeki flor daha fazla etki gösterir.
Diş fırçalama süresi ortalama 3-4 dakikadır. Tüm diş yüzeylerinin fırçalanması gerekir. Fırçalama sırasında aşırı kuvvet uygulanmamalıdır. Aşırı kuvvet uygulanması ve sert fırça kıllarının tercih edilmesi dişlerde aşınmaya neden olur.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:26   #14 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Diş Hassasiyeti

Dişlerde hassasiyet ne demektir?
Sıcak, soğuk, şeker veya ekşi yiyecek-içecekler ağza alındığında dişlerde ani bir tepki oluşur; ağrı-sızı başlar. Bu ağrı keskin, ani ve derindir.
Çürük ve eski dolgular dışında hassasiyet en çok dişeti çekilmesi ile açığa çıkan kök yüzeylerinden kaynaklanır. Normal olarak, dentin (dişin ikinci ve önemli bir tabakası) mine ve sement (kök yüzeyini kaplayan özel tabaka) ile çepeçevre kuşatılmıştır. Diş hassasiyetinin sebebi tam olarak anlaşılamamışsa da hassasiyetin dişin sinirine mikron düzeyindeki kanalcıklar aracılığı ile iletildiği üzerinde duruluyor.

Diş hassasiyetine sebep olan faktörler:
*sert ve travmatik diş fırçalama (zamanla mine ve sementi aşındırır)
*dişeti çekilmesi
*dişeti hastalığı (şiş ve iltihaplı dişetleri de hassasiyete yol açar)
*kırık dişler
*diş gıcırdatma - sıkma
*plak birikimi

Hassasiyete karşı evde yapılabilecek birşey var mı?
*ağız hijyenine dikkat edilmeli. (dişlerinizin ve ağzınızın her noktasını dikkatlice temizlemelisiniz)
*yumuşak kıllı fırça kullanılabilir. (dişin sert tabakalarına daha az zarar verilmiş olur)
*özel diş macunu (düzenli kullanıldığında etkili sonuçlar alınabiliyor)
*alınan gıdalara dikkat edilmeli. (fazla asit içeren yiyeceklerin sık tüketilmesi sonucu mine tabakası çözünebilir)
*florlu diş bakım ürünleri kullanılmalı


Bu konudaki profesyonel yaklaşım nedir?
*açığa çıkmış kök yüzeyleri izole edilir
*floridli verniklerle kök yüzeyleri iyileştirilebilir
*dişin eksilen tabakalarının yerine dolgu maddeleriyle restorasyonlar yapılabilir

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:26   #15 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Diş Taşı (Tartar)

Diştaşı-tartar, tükrükteki kalsiyum tuzlarının, bakteri plağı vasıtasıyla dişe yapışması sonucu oluşur. Diş taşının hastalık oluşumundaki ana etkisi, diş etinin iritasyonuna neden olmasının yanısıra, sürekli bakterilerle çevrili olmasından kaynaklanır. Diş taşı, plağın periodontal dokularla yakın temasta kalmasına ve plak temizliğinin mümkün olmadığı alanların oluşmasına neden olur. Diştaşı, diş yüzeylerinin yanısıra protezler üzerinde de oluşabilir.

Diştaşı oluşum yerine göre sınıflandırılır:
Supragingival diştaşı: Dişeti sınırının üzerinde oluşan diş taşıdır ve gözle görülebilir. En fazla üst 1. büyük azı dişlerinin yanağa bakan yüzeylerinde ve alt kesici dişlerin dile bakan yüzeylerinde oluşur. Çünkü bu bölgelerde tükrük kanalları ağza açılmaktadır.

Subgingival diştaşı: Dişeti sınırının altında oluşan diştaşıdır ve gözle görülemez. Supragingival diş taşına göre daha koyu renktedir ve dişe daha sıkı yapışır.
Supragingival ve subgingival diştaşı genellikle birlikte oluşur, ancak biri olmadan sadece diğeri de oluşabilir.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:26   #16 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Kanal Tedavisi

Hiçbir yapay diş doğal dişin yerini tutamaz. Bu nedenle diş hekimliğinde amaç dişlerin sağlıklı bir şekilde ağızda kalmasını sağlamaktır.
Uygulanan tedaviler sırasında mümkün olduğunca diş canlı olarak korunmaya çalışılır. Ancak diş pulpasının canlı olarak tedavi edilip korunması mümkün değilse, kanal tedavisi uygulanır. Kanal tedavisinde dişin sinir dokusu çıkartılarak, bu boşluk şekillendirilir, mekanik ve kimyasal olarak temizlenir ve kök ucuna kadar kanal dolgu maddeleri ile doldurulur.

HANGİ DURUMLARDA DİŞ PULPASININ CANLI OLARAK TEDAVİ EDİLİP KORUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR?
Dişteki çürük tedavi edilmediği takdirde zamanla ilerleyerek dişin sinirine kadar ulaşır ve pulpanın iltihaplanmasına neden olur.
Pulpa iltihabı, zaman geçtikçe yavaş yavaş pulpanın nekrozuna-ölmesine neden olur. Nekroz, travma sonucunda da nekroz gelişebilir. Ani travmalara bağlı olarak kök ucundan giren damarlarda meydana gelen kopma, çatlama veya sıkışma sonucunda pulpa beslenemez ve bir süre sonra nekroze olur. Belirli bir süre sonra mikroorganizmalar nekroze pulpanın içinde üremeye başlarlar. Zamanla mikroorganizmalar kök etrafındaki dokuları da etkileyerek kök ucunda iltihap oluşmasına neden olur.
Periodontal hastalıklarda oluşan dişeti ceplerine bağlı olarak dişin içindeki yan kanallar vasıtasıyla pulpa etkilenebilir.
Yukarıda saydığımız durumlarda diş pulpasının canlı olarak korunması mümkün değildir. Bu nedenle kanal tedavisi uygulanır.

KANAL TEDAVİSİ NASIL UYGULANIR?
Ağrı ve acı hissetmenizi engellemek için, uygun anestezi ile dişte uyuşukluk sağlanır.
Dişteki çürük temizlenerek dişin sinirine ulaşılır. Sinir ve doku artıkları temizlenir.
Kanal boyunu tespit etmek için dişinizin içine kanal aleti yerleştirilerek röntgen alınır. Kanal boyu rehberliğinde, kök ucuna kadar kanal şekillendirilir. Mekanik olarak ve uygun kimyasallar kullanılarak bütün artıklar ortamdan uzaklaştırılır.
Tam iyileşme gerçekleşene kadar seanslar arasında kanalın içi ve diş geçici dolgu maddeleri ile kapatılır.
Tamamen iyileşme sağlandıktan sonra, kanal uygun dolgu maddeleri kullanılarak, kök ucuna kadar doldurulur.
Kanal tedavisi tek seansta tamamlanabileceği gibi dişin durumuna göre birkaç seans da sürebilir.

KANAL TEDAVİSİ YAPILMAZSA NE OLUR?
Çürük, travma veya periodontal hastalık nedeniyle diş pulpasının hasar gördüğü durumlarda diş canlılığını kaybeder ve zamanla enfeksiyon bütün dişe yayılır. Diş bu durumda tedavi edilmezse, enfeksiyon kök çevresindeki dokuları etkileyerek, kemiğin o bölgede erimesine neden olur. Kemikte oluşan bu boşlukta apse meydana gelir. Apse, şişlik ve ağrı ile birlikte seyreder ve diş kısa zamanda kaybedilir.

KANAL TEDAVİSİ YAPILAN BİR DİŞİN ÖMRÜ NE KADARDIR?
Kanal tedavisi uygulanmış bir diş canlılığını kaybettiği için her ne kadar daha zayıf olarak görülse de, iyi bir şekilde restore edilirse ve kişi yeterli ağız hijyenini sağlarsa ömür boyu ağızda kalabilir.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:27   #17 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


prü

prü, bir yada dafa fazla dişin kaybedilmesi durumunda, oluşan bu diş boşluğunun, ağızda bulunan dişlerden destek alınarak doldurulması yöntemidir.

NEDEN KÖPRÜYE İHTİYAÇ VARDIR?
Kaybedilen tek bir dişin bile ağız sağlığı ve bütünlüğü ve estetik görüntü için ne kadar önemli olduğu tartışılmaz. Dişlerimizi konuşurken, çiğnerken, gülerken sürekli kullanırız. Köprü aynı zamanda dudak ve yanağı destekleyerek yüzün doğal şeklinin korunmasını sağlar. Eksik olan dişler yüzünüzü olduğundan daha yaşlı ve yıpranmış gösterir. Her bir diş, çene içerisinde bir diğerini tamamlayacak şekilde çene içerisinde yerini almıştır. Erken diş kaybı sonrasında, zaman içerisinde komşu dişler kayıp dişin neden olduğu boşluğa doğru hareket eder. Bu hareket sonucunda kapanış bozuklukları ve dişeti problemleri ortaya çıkar. Ayrıca, ağızda eksik dişin bulunduğu tarafla yeterince çiğneme yapılmaması, zamanla çene eklemlerinde patalojik durumlar oluşmasına neden olur.

PRÜ NASIL HAZIRLANIR?
Çekilmiş diş boşluklarının önündeki ve arkasındaki dişlerde aşındırma ve preparasyon yapılır. Bu aşındırma daha çok bu dişlerdeki çürük ve dolgu alanlarını kapsar.
Hazırlanan dişlerin üzeri kaplanır ve bu dişlerden destek alınarak eksik diş boşluğu yerine, seçilen materyale göre porselen yada akrilik dişler yerleştirilir ve çekim boşlukları doldurulur.

Ağızda köprü ayağı olarak kullanılabilecek yeterli sayıda diş bulunmuyorsa veya mevcut dişler gerekli desteği sağlamıyorsa, implant yerleştirilerek gerekli destek sağlanır.

PRÜ MALZEMELERİ
prülerin alt yapısında, altın alaşımlarından titanyuma kadar çeşitli metaller kullanılabilir. Üst yapıda ise, günümüzde kullanılan en estetik materyal porselendir.

PRÜLERİN TEMİZLENMESİ
Nasıl ağızdaki sağlıklı dişlerin fırçalanıp, temizlenmesi gerekiyorsa, köprünün de fırçalanıp temizlenmesi gerekir. Diş fırçalamanın yanısıra, köprü altı ipi de kullanmanız gerekir. Özellikle altı ayda bir mutlaka köprüleriniz kontrol edilmelidir. Bir köprü restorasyonu ne kadar fonksiyonel ve estetik yapılırsa yapılsın, gerekli bakım ve özen gösterilmediği taktirde, destek dişlerde oluşacak plak birikimi sonucunda diş eti çekilmesi meydana gelebilir. Bu durum köprünün yenilenmesini gerektirecektir.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:27   #18 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Pedodonti

ÇOCUKLARIN DİŞLERİ NEDEN ÇÜRÜR?
Süt dişlerinin mine ve dentin tabakalarının kalınlıkları, kalıcı dişlerin mine ve dentin tabakalarının kalınlıklarının yarısına eşittir. Ayrıca süt dişleri kalıcı dişlere oranla daha fazla organik madde içerir. Bu nedenle süt dişleri çürümeye daha yatkındır.
Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Küçük bir çocuk için özellikle arka dişlerin temizlenmesi oldukça zordur. Ebeveynlerin ağız ve diş sağlığının korunması ve geliştirilmesi, meydana gelebilecek hastalıklardan korunmak için gerekli uygulamaların öğretilmesi ve bu amaca yönelik uygun davranışların ve alışkanlıkların yerleştirilmesi konusunda çocuklarını eğitmesi gerekir.
Çocuklar çürük oluşumunun erken dönemlerinde görülebilen sıcak ve soğuk hassasiyeti ve hafif ağrı gibi belirtileri zamanında algılayamazlar. Ancak çok şiddetli ağrı meydana geldiğinde farkına varırlar ki, bu durumda çok geç kalınmış olabilir.
Çocuk erken yaşlarda daha çok anne sütü ve mamayla beslenir. O dönemde bebeğin büyüme ve gelişimi aile için daha ön plandadır.
Ebeveynler bebeğin daha iyi besleneceği düşüncesiyle uyku esnasında veya uyku aralarında süte, mamaya şeker yada bal katarak bebeğe verirler. Bunun yanısıra emzik veya biberon bala veya reçele batırılarak bebeğe verilir. Bu ve benzeri uygulamalar çocukta biberon çürüğü oluşumuna neden olur.

ÇÜRÜK OLUŞUMUNU ENGELLEMEK MÜMKÜN MÜDÜR?
Günümüzde çürük oluşumunu engelleyebilecek bir aşı veya ilaç henüz geliştirilememiştir. Ancak çürük oluşumunu azaltmaya, diş yüzeyini çürükten korumaya yönelik uygulamalar mevcuttur. Bunlardan ilki flor katılarak diş yüzeyinin güçlendirilmesidir. Dişin oluşum döneminde flor minenin yapısına katılabilir. Bu sayede mine asitlere karşı daha dirençli olur.
Flor alımı için iki yol vardır. Birincisi florun lokal olarak uygulanmasıdır. Lokal uygulama iki şekilde olabilir.
Profesyonel Uygulama: Bizzat dişhekiminin uygulamasıdır. Flor içeren belirli maddelerin dişlere uygulanması ile gerçekleşir.
Kişinin Kendi Uygulaması: Flor içeren diş macunları ve gargaralar kullanılabilir.
Flor alımı için diğer yol florun sistemik olarak uygulanmasıdır. Flor tabletleri veya flor katılmış içme suyunun kullanılması ile gerçekleşir. Sistemik flor kullanımı için mutlaka dişhekimine veya pediadriste danışılmalıdır.
Dişlerde çürük oluşumunu azaltmaya yönelik diğer uygulama sealantlar-fissür örtücülerdir. Dişlerin çiğneme yüzeylerinde fissür olarak adlandırılan girinti çıkıntılar mevcuttur. Diş fırçalama dişlerin fissürlerinde yeteri kadar etkili olamamaktadır. Fissür örtücü olarak adlandırdığımız özel maddeler uygulanarak, fissürlerin kapatılmasıyla çürük oluşumu engellenebilir. Bakteriler asit üretse de fissür örtücüden geçerek dişe ulaşamayacaklardır.

SÜT DİŞLERİNİN ÖNEMİ NEDİR?
Pekçok insan süt dişlerini nasıl olsa değişeceği düşüncesiyle önemsemez. Toplam 20 tane olmak üzere süt dişleri, çocuk 12-13 yaşına gelinceye kadar bazı görevleri yerine getirmek için sürer.
Süt dişlerinin birinci görevi besinlerin sindirimine hazırlanmasını sağlamaktır. Çiğneme fonksiyonunu yerine getirerek çenelerin gelişimine yardımcı olurlar. Çiğneme kaslarının çalışması ile çenelerin orantılı olarak gelişmesi sağlanır.

Süt dişleri özellikle çocuklarda sıklıkla görülen travmalar gibi dış etkenlere karşı alttaki sürekli diş germini korur.
Konuşma ve fonasyon üzerinde etkilidirler. Konuşmanın düzgün gelişimi süt dişlerinin varlığına bağlıdır.

Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinden sonra gelecek daimi diş için korur ve daimi dişler sürerken ona rehberlik yapar.
Son olarak da süt dişlerinin estetik fonksiyonu vardır. Dişler bir insanın görünümüne büyük katkıda bulunur. Çocuk 6-7 yaşlarında iken ön dişlerini kaybetmeyi diğer arkadaşlarında da gördüğü için normal karşılar. Ancak erken diş kayıplarında psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.

SÜT DİŞLERİ TEDAVİ EDİLMELİ MİDİR?
Süt dişleri dönemi ve bunu izleyen karma diş dönemi (süt dişleri-kalıcı dişler) gelişimin en aktif olduğu döneme rastlar. Erişkin vücudunun belirlenmesi bu dönemde olur. Bu nedenle gençler ve erişkinler için sürekli diş dizisi ne kadar gerekli ise, gelişimin bu ilk dönemlerinde süt dişleri de aynı oranda önem taşır.
Süt dişleri tedavi edilmediği takdirde pekçok problemler ortaya çıkacaktır.
Yüzeysel çürükler bile temas ettikleri komşu dişleri çürük tehlikesi ile tehdit eder.
Çürük ilerleyip dişin sinirine ulaşır ve zamanla iltihaplanmasına neden olursa, alttan gelecek daimi dişleri etkileyerek çeşitli bozukluklara yol açabilir.
Süt dişleri erken çekilirse, yandaki dişler çekim boşluğuna doğru kayacağı için çekim boşluğu alttan gelen daimi dişin yerleşemeyeceği şekilde kapanır ve çapraşıklık meydana gelir.
Çürük dişler ağız kokusuna ve çocuğun çürük dişin bulunduğu tarafla çiğneme yapamamasına yol açar.
Çocuğun ağrı ile erken yaşta tanışmasına ve ileride bazı fobilerinin oluşmasına neden olabilir.

BİBERON ÇÜRÜĞÜ NEDİR?
Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü yada yapay süt ve mamalar doğal olarak şeker içerir. Bunun yanısıra o dönemde aile için bebeğin gelişimi ön planda olduğun için, daha iyi besleneceği düşüncesi ile sütün veya mamanın içine şeker yada bal katılır. Gece yatmadan önce bebek anne sütü veya biberon emerse, süt veya mama ağızda birikerek uzun süre dişlerle temasta kalır. İçeriğindeki şeker nedeni ile, bu uzun süreli temas sonucu çürük için uygun bir ortam oluşmuş olur. Özellikle uyku öncesi beslenme sonrasında bebeğin ağız temizliğine önem verilmelidir. Beslenmeden sonra su içirilmesi uygun olacaktır.




Biberon çürüğü oluşumunu engellemek için;
*Bebeğinizin gece biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.
*Mamanın veya yapay sütün içine bal, şeker gibi tatlandırıcılar katmayın. Ayrıca emziği bala yada reçele batırarak bebeğe vermeyin.
*Bebeğinizi besledikten sonra temiz bir tülbentle ağzını temizleyin.
*Bebek beslendikten sonra su içirin.
*Çocuğunuzda diş çürüğünü azaltmak için;
Dişlerini fırçalarken ona yardımcı olun. Dişler kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce olmak üzere, günde iki kez bir büyüğün denetiminde fırçalanmalıdır.
Çocuğunuzu erken yaşlarda dişhekimine getirin, dişlerine fissür örtücü uygulanmasını sağlayın.
Biberon çürüğü oluşumunu engellemek için biberon kullanımına dikkat edin.
Çocuğunuzun flor almasını sağlayın. Mümkün olan kaynaklardan, içme suyundan, flor tabletlerinden, florlu diş macunları ve gargaralardan ve dişhekimi tarafından yapılacak flor uygulamalarından yararlanın. Ancak florun fazla kullanımı zararlı olduğu için, bu konuda mutlaka dişhekiminize veya pediadristinize danışın.
Çocuklar genellikle öğün aralarında abur cubur yemekten çok hoşlanır. Bu ara öğünlerde alınan şeker ve nişasta çürüğe neden olan bakterileri besler. Bu nedenle çocuğunuzun öğünlerinin düzenli olmasına dikkat etmelisiniz.

ÇOCUKTA İLK DİŞHEKİMİ MUAYENESİ NE ZAMAN YAPILMALIDIR?
İlk dişhekimi muayenesi çocuğun dişhekimiyle ilk karşılaşması olduğu için hayatında bir basamak teşkil eder. Önceden ilk dişhekimi muayenesinin tüm süt dişleri sürdükten sonra, yani 2.5-3 yaşlarında yapılması gerektiği düşünülüyordu. Ancak yeni literatür bilgilerine göre, çocuklarda çok erken yaşlarda biberon çürüğü görülebildiği için, ilk dişhekimi muayenesinin ortalama 1 yaş civarında yapılmasının daha sonra oluşabilecek komplikasyonları önleyeceği kabul edilmiştir. Bu sayede hem çocukta beyaz önlük fobisi oluşmaz, hem de anne ve babaya çocuğun ağız-diş sağlığı ve beslenmesiyle ilgili faydalı bilgiler verilebilir.
Anne-Babaya Verilebilecek Öğütler
*Çocuk erken yaşlarda dişhekimine getirilmeli, böylece sorunları olmadan dişhekimiyle tanışmalıdır.
*Dişhekimi ceza amacıyla kullanılmamalıdır.
*Çocuk dişhekimine getirilirken rüşvet verilmemelidir.
*Dişhekiminin yapacağı işlem için çocuğa daha önceden yapılmayacak diye söz verilmemelidir.
*Çocuğun korkusunu yenmesi için onunla alay edilmemelidir.
*Anne-baba kendi korkularını çocuğun önünde belli etmemelidir.
*Dişhekimine gitmeden birkaç gün önce yapılacak işlemler çocuğa anlatılabilir.

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER - FİSSÜR SEALANTLAR
Dişlerin çiğneme yüzeylerinde fissür olarak adlandırılan girinti ve çıkıntılar mevcuttur. Çürüklerin başladığı yerler genellikle fissürlerdir. Fissür sealantlar çürük oluşumunu engellemek üzere fissürlere uygulanan, şeffaf veya beyaz renkte akışkan maddelerdir.

YER TUTUCULAR
Süt dişleri alttan gelen daimi dişlerin baskısıyla köklerinin erimesi sonucu düşer. Fakat bazen süt dişleri bir darbe sonucu veya çürük nedeni ile çekime bağlı olarak zamanından önce kaybedilebilir. Süt dişi erken kaybedildiğinde, her iki yanındaki dişler çekim boşluğuna doğru eğilir, karşı çenedeki dişler bu boşluğa doğru uzar. Bu durumda alttan gelecek sürekli diş için gerekli mesafe kaybedilmiş olur, daimi dişlerde çapraşıklık meydana gelir.
Erken süt dişi kayıplarında, alttan gelen daimi dişin yerini korumak amacıyla yer tutucu olarak adlandırılan apareyler kullanılır. Yer tutucular, komşu dişlerin çekim boşluğuna hareket etmelerini önleyerek sabit kalmalarını sağlar. Yer tutucular pasif apareylerdir, hiçbir şekilde dişlere kuvvet uygulamazlar.
Yer tutucular iki şekilde uygulanır.
Sabit Yer Tutucular: Tek diş eksikliğinde kullanılır. Adından da anlaşılacağı gibi sabittir, hasta çıkartamaz.
Hareketli Yer Tutucular: Birden fazla süt dişi eksikliğinde kullanılırlar. Hasta apareyi takıp çıkartabilir.

DİŞ ÇIKARMA
İlk diş ortalama olarak 7. ayda çıkar. Ancak bazı çocukların dişleri erken bazılarınınki geç sürer. Bunun hiçbir tıbbi önemi yoktur. Dişlerin sürme zamanında kalıtsal faktörlerin etkili olduğu tespit edilmiştir.

Dişler Çıkarken Neler Olur?
Diş çıkarma belirtileri dişlerin çıkma zamanından 1-2 ay önce ortaya çıkabilir. Bu belirtiler çocuktan çocuğa değişir. Ancak bebeklerde diş çıkarma sırasında genelikle şu belirtiler görülür.
Salya Akıtma: Diş çıkarma döneminde bebekte salya akıtma artar. Çenede veya ağız çevresinde salya temasının yarattığı tahrişe bağlı olarak kızarıklık ve çatlaklar görülebilir.
Isırma: Diş çıkaran bir bebek, eline geçen herşeyi ağzına sokarak dişetlerini rahatlatmaya çalışır.
Ağrı: Dişin sürmesi esnasında oluşan baskıya bağlı olarak dişetinde enflamasyon gelişir. Budurum bazı bebeklerde ağrıya neden olabilir. Enflamasyon arttıkça ağrı sürekli bir hal alarak bebeğin huzursuzluk göstermesine neden olur.
Bunların yanısıra bebekte beslenmeyi reddetme, uykusuzluk, ishal ve ateş gibi belirtiler görülebilir.

Diş çıkarma belirtilerini azaltmak için;
Bebeğe çiğneyebileceği soğuk şeyler verebilirsiniz. Bunun amacı dişetindeki basıncı rahatlatmaktır.
Bebeğe dişlerini kaşıyabileceği şeyler verilebilir. Soğuk yiyecek ve içecekler oda ısısındakilere göre bebeğinizin daha çok ilgisini çekecektir.
Bu uygulamalar yeterli gelmiyorsa doktorunuza danışarak uygun bir ilaç kullanabilirsiniz.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:27   #19 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Peridontoloji

Periodontoloji dişleri çevreleyen yumuşak (periodontal ligament, dişeti) ve sert dokuların (kemik, sement) yapısını, bu dokularda meydana gelen hastalıkları ve bu hastalıkların tedavisini inceleyen dişhekimliği dalıdır.
Dişler, içinde bulundukları alveoler çıkıntı olarak adlandırılan kemiğe direkt olarak bağlanmazlar. Dişlerle kemik arasında, liflerden oluşan, periodontal ligament olarak adlandırdığımız doku bulunur. Periodontol ligament, dişler üzerine gelen kuvvetin çene kemiğine yumuşatılarak iletilmesini sağlar. Bu yapıların üzeri dişeti ile kaplıdır. İşte dişin etrafındaki bu dokular periodontal dokular, olarak adlandırılır ve periodontolojinin kapsamını oluşturur.


SAĞLIKLI DİŞETİ VE PERİODONTAL DOKULAR
Sağlıklı dişetleri soluk pembe renktedir, mattır ve sıkı kıvamlıdır. Dişeti, boyun bölgesinde dişi bir yaka gibi sarar, diş ile birleştiği yerde bıçak sırtı şeklinde sonlanır. Sağlıklı dişetleri dişi boyun bölgesinde dişi bir yaka gibi sarar. Diş ile dişeti arasında yaklaşık 1-1.5 mm lik bir aralık bulunur. Bu aralık dişeti oluğu olarak adlandırılır. Periodontal hastalıklar işte bu dişeti oluğundan kaynağını alır. Sağlıklı dişetleri fırçalama sırasında kanamaz.




DİŞETİ HASTALIKLARI
Dişeti hastalıkları, dişlerinizi saran periodontal dokularda meydana gelen, kronik, bakteriyel enfeksiyonlardır. Çok ileri aşamalara gelmediği sürece ayrıya neden olmazlar. Dişeti hastalıkları ciddi enfeksiyonlar olup, çok uzun yıllar boyunca ağızda kayda değer bir belirti vermeksizin ilerleyebilir ve tedavi edilmedikleri takdirde, çürük olmayan sağlıklı dişlerin bile destek doku kaybı sebebiyle, sallanarak düşmesine neden olabilir. Dişeti hastalıkları bir veya birden fazla dişi birlikte veya ayrı ayrı etkileyebilir.
Dişeti hastalıkları, bakteri plağının dişetinizde enflamasyon oluşturması ile başlar. Hastalığın biraz ilerlemesi ile gingivitis olarak adlandırılan aşamaya gelinir. Bu aşamada dişetlerinde iltihap mevcuttur, ancak iltihap henüz dişi destekleyen kemiğe geçmemiştir.


Gingivitiste,
*Dişetlerinde fırçalarken kanama mevcuttur.
*Dişetleri kırmızı ve şiştir.
*Dişetlerinin konturları bozulmuştur ve yüzeyi parlaktır.
*Ağrı yoktur.
Eğer hastalık bu aşamada tedavi edilmezse, bir sonraki aşama olan periodontitise dönüşür. Bu aşamada, iltihap dişetinden sonra periodontal ligament ve diş destek kemiğine geçmiştir. Diş ile dişeti arasındaki dişeti oluğu, iltihap nedeniyle derinleşerek periodontal cebe dönüşür. Periodontal cep varlığı hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır.


Periodontitiste,
*Dişetlerinde fırçalarken veya kendiliğinden kanama mevcuttur.
*Dişetleri kırmızı ve şiştir.
*Dişetlerinin konturları bozulmuştur ve yüzeyi parlaktır.
*Ağızda kötü koku ve tat mevcuttur.
*Hastalık ilerledikçe dişeti çekilmeleri meydana gelir. Dişeti çekilmesi sonucu, dişlerin hassas olan kök yüzeyi açığa çıktığı için, sıcak ve soğuğa karşı hassasiyet meydana gelebilir.
Hastalık tedavi edilmedikçe gelişimini devam ettirir. Dişler sallanmaya ve giderek birbirinden uzaklaşmaya başlar, dişler arasındaki aralıklar giderek artar.


EĞER BU AŞAMADA HASTALIK TEDAVİ EDİLMEZSE DİŞLERİNİZİ KAYBEDEBİLİRSİNİZ!!!

DİŞETİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİ
Dişeti hastalıklarının erken döneminde - gingivitis safhasında, tedavi, dişler üzerindeki diştaşı ve bakteri plağının temizlenmesini ve kök yüzeyinin düzleştirilmesini kapsar. Diştaşları ve plak ortadan kaldırıldığında, dişeti hastalığına sebep olan bakteriler de ortamdan uzaklaştırılmış olur. Bu tedavi, genellikle iltihabın ortadan kalkması ve dişetinin dişe tekrar yapışması için yeterli olmaktadır. Ayrıca, hastanın iltihaba neden olan bakteri plağının kontrolü konusunda hekim tarafından bilgilendirilmesi gerekir.
Hastalık periodontitis safhasına ulaşmışsa, tedavideki amaç, periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, periodontal cebin ortadan kalkmasını sağlamak, dişetinin dişe yapışmasını sağlamak için düzgün bir kök yüzeyi oluşturmak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti formu elde etmektir.
Periodontal tedavi sonrasında hastaların düzenli olarak kontrol edilmesi, oluşan diştaşları ve plağın ortadan kaldırılması gerekir. Ancak periodontal tedavide esas görev hastaya düşmektedir. Tedavi sonucunda elde edilen sağlığın idamesi için, kişinin ağız bakım işlemlerini etkin bir şekilde sürdürmesi gerekmektedir.

DİŞETİ HASTALIKLARININ SEBEPLERİ
Dişeti hastalıklarının oluşumunda ana etken bakteri plağıdır. Sağlıklı bir ağız için, bakteri plağının ağız bakım işlemleri ile ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Eğer plak dişlerden uzaklaştırılmazsa, tükrükteki kalsiyum tuzları plak vasıtasıyla dişlere yapışarak diştaşı oluşumuna yol açar. Dişler üzerinde bakteri plağı yoksa, kalsiyum tuzları dişe yapışamaz.
Plağın içindeki bakterilerin yan ürünleri dişi kemiğe bağlayan periodontal ligamenti etkileyerek, bağların harabiyetine neden olur. Dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Periodontal cep nedeniyle, bakteriler daha derin dokulara kolayca ilerler ve zamanla dişi çevreleyen kemikte de harabiyet başlar.


Bakteri plağının oluşumunda,
Yetersiz ve yanlış fırçalama
Dişipi veya ağız gargarası gibi yardımcı hijyen materyallerinin kullanılmaması
Düzenli olarak diştaşı kontrolünün yapılmaması büyük rol oynar.

Dişeti hastalıklarına neden olan diğer etken faktörler şunlardır:
Genetik Etkenler: Dişeti hastalıklarının belli formlarında, genetik eğilimin etkili olduğu belirlenmiştir. Bu tip durumlarda hastalık çok hızlı ilerler ve erken yaşta diş kayıplarına neden olur. Bu nedenle, ailesinde erken yaşta diş kaybı hikayesi olan kişilerin ergenlik döneminden itibaren periodontolog kontrolünde olmasında fayda vardır.

Sistemik Hastalıklar: Lösemi ve AIDS gibi vücudun bağışıklık sistemini etkileyen hastalıklarda ve şeker hastalığında dişeti sağlığı olumsuz yönde etkilenir.

İlaç kullanımı: Bazı ilaçların dişetleri üzerinde olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir.

Hamilelik: Bu dönemde meydana gelen hormonal değişikliklerden dişetleri etkilenmektedir.
Stres
Dengesiz Beslenme
Sigara Kullanımı

DİŞETİ HASTALIKLARINDAN KORUNMAK MÜMKÜN MÜDÜR?
Dişeti hastalıklarının önlenmesinde en önemli görev, kişinin kendisine düşmektedir. Hastalığın ana etkeni bakteri plağı olduğuna göre, bakteri plağının oluşumunu engellemek esastır. Bunun için, dişlerin ve dişetlerinin düzenli olarak fırçalanması gerekir. Düzenli ağız bakımının yanısıra, düzenli dişhekimi kontrolü de önem taşır. Fırçalama ile plak oluşumunu tamamen önlemek mümkün olmayabilir. Bu durumda oluşan plak ve diştaşları, dişhekimi tarafından temizlenir. Dişhekimi kontrolleri sayesinde, oluşabilecek sorunlar erken safhada teşhis edilmiş olur.

  Alıntı ile Cevapla

Alt 26.Haziran.2015, 12:27   #20 (permalink)
Çevrimdışı
-įŞįñə qəŁįŕŚə
Kullanıcıların profil bilgileri ziyaretçilere kapalı
Cevap: Ağız ve Diş Sağlığı - Hastalıklar ve Tedavileri


Plak

Plak, dişlere ve ağız boşluğundaki sert dokulara sıkıca yapışan, yumuşak birikintilerden oluşan, saydam bir tabakadır. Tırnağınız ile dişinizin üzerini kazıyarak plağı farkedebilirsiniz. Plağın 1 miligramında 500 milyon ile 2 milyar arasında bakteri bulunmaktadır.
Dil, dudaklar ve tükrük, bakterileri yiyecek ve içeceklerle birlikte, dişlerin üzerinden alıp mideye gönderir. Bu nedenle, bakteriler dişe tutunabilmek için, dekstran adında yapışkan bir madde salgılar. Dekstran suya dirençlidir, bu nedenle ağız çalkalandığında plak uzaklaşmaz. Dekstran, ayrıca yenen gıdaların küçük parçacıklarını yakalayarak bakterilere yiyecek temin eder. Sonuç olarak plak, bakteriler, salgıladıkları yapışkan dekstran ve yiyecek artıklarından oluşan bir yapıdır. Plak içindeki bakteriler, küçük gıda artıklarını sindirerek organik asitleri açığa çıkarırlar. Bu asitler dekstran nedeniyle dişle uzun süre temasta kalır. Bu temas çürük oluşumuna davetiye çıkarır.
Plak genellikle dişeti seviyesinde oluşur ve dişetinin iltihaplanmasına neden olur. Plak oluşumu için gerekli olan 24 saat geçmeden, bakteriler diş ve dişetlerine zarar verecek asitleri üretemez. Bu nedenle düzenli olarak plağın temizlenmesi gerekir. Plak temizliği için, dişleri güzde en az iki kez florürlü bir diş macunu ile fırçalamak ve günde bir kez dişipi kullanmak gerekir. Aksi takdirde, plak zamanla diştaşına dönüşür. Diştaşı, plak tabakası gibi diş fırçası yardımıyla diş üzerinden uzaklaştırılamaz, ancak bir diş hekimi tarafından temizlenebilir.

  Alıntı ile Cevapla

Cevapla



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Coca Cola'nın Verdiği Hastalıklar ve Rahatsızlıklar Nelerdir? aSpeNDos Bunları Biliyor Musunuz? 0 22.Haziran.2015 07:12