Doğu Akdeniz’de ‘şer üçgeni’
 

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]AYDIN HASAN / ASENA YATAĞAN - ANKARA - Ankara; İsrail, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı hava ve deniz unsurlarını da içerecek tugay seviyesinde bir güç oluşturma girişimini yakın takibine aldı. Uzmanlar, Türkiye’nin askeri ve diplomatik etki alanın genişlemesinden endişe duyan İsrail’in, Yunanistan ve GKRY’i yanına alarak çevreleme politikası izlediğini dile getiriyor.

İlginizi ÇekebilirYunanistan basınında çıkan haberlere göre; İsrail, Türkiye’nin bölgede yükselen gücünden duyduğu kaygı nedeniyle Yunanistan ve GKRY ile temaslarını yoğunlaştırdı. Geçtiğimiz günlerde biri Tel Aviv’de, diğeri İsrail dışında olmak üzere Yunan, GKRY ve İsrailli üst düzey askeri yetkililer arasında iki ayrı toplantı düzenlendi. “Ta Nea”nın haberine göre de; İsrail ve Yunanistan’dan 1000’er, GKRY’den 500 personelin katılımıyla 3 ülke arasında tugay seviyesinde bir “hızlı müdahale gücü” oluşturulması planlanıyor. Bu gücün yapısı içinde savaş uçağı filosu ile deniz gücü de yer alacak. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, oluşumu “yerel NATO” diye niteledi.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yakından izleniyor

Ankara, bu haberleri ve ülkeler arasındaki temas trafiğini yakından izliyor. Türkiye, henüz resmi deklarasyon yapılmadığından bu aşamada diplomatik ve askeri açıklama yapmayı düşünmüyor. Ancak Atina’nın Doğu Ege adalarında İsrail menşeli silah sistemleri yerleştirilmesi dahil bölgedeki bütün gelişmeler adım adım izleniyor ve gerekli önlemler alınıyor. Ankara; Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisi ile Akdeniz’de diplomatik ve askeri açıdan etki alanının genişlemesinin İsrail ve Yunanistan ile GKRY arasında temasların artmasına neden olduğunu düşünüyor.

‘Güvenlik korkusuyla hareket ediyor’

Dumlupınar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Hüsamettin İnaç: Bu durum Türkiye’nin Mavi Vatan doktriniyle bağlantılı. 2019’da Libya’yla yapılan anlaşma ve münhasır ekonomik alanların belirlenmesi de, bu mücadelenin bir parçası. Çünkü Doğu Akdeniz’de uluslararası hukukun tanıdığı imkânlara sahip olunursa, Türkiye açısından çok ciddi bir hidrokarbon potansiyeli söz konusu.

Son dönemde özellikle İsrail’in etkisiyle Doğu Akdeniz’de hâkimiyet mücadelesi yeniden hızlandı. 1959-60 Londra-Zürih Anlaşmaları’na göre garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere olmasına rağmen, bugün Güney Kıbrıs’ta ABD, Fransa, Hollanda ve İsrail üs kurmuş durumda. İsrail’in bölgeyi hem silahlandırdığı hem de Gazze ve Doğu Akdeniz’deki askeri faaliyetlerde aktif olarak kullandığı biliniyor. ABD’nin silah ambargosunu kaldırmasıyla Güney Kıbrıs ciddi şekilde silahlandırıldı ve İsrail uçaklarının bir kısmı buradan havalandı... Gelinen noktada İsrail, Türkiye’yi merkezine alan bir güvenlik korkusuyla hareket ediyor, Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs’ı kendi stratejisinin bir parçası haline getiriyor.

‘Çevreleme politikası izliyor’

Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: Bu, açıkça Türkiye’yi topyekûn çevreleme politikasıdır. Normal şartlarda Türkiye’nin gücü hem Ege’de hem Doğu Akdeniz’de üstünlük sağlayabilecek bir noktaya geldi. Hal böyle olunca karşı taraftaki rahatsızlık da büyüyor. Yunanistan şu an ne yapacağını bilmez halde. Savunma Bakanı Dendias’ın dili son derece sert, bir komşuya yakışmayacak şekilde, ileriye dönük bir savaş mekanizmasını çağrıştırıyor. Ege’de füzeleri adalara yayarak ‘Türkleri burada durduracağız’ diyorlar... İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan hattı üzerinden Ege’den başlayıp İsrail sınırlarına kadar uzanan kuşak oluşturma, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma çabaları var. Bunun için de ittifakaihtiyaç duyuyorlar.

İsrail’e yarıyor

ABD, Fransa, İngiltere Güney Kıbrıs’ta üs sahibi. Macron Güney Kıbrıs’ta yeni bir üs talep etti. Fransa’nın da çıkarma limanı var. ABD’liler liman ve üslerle yerleşmiş durumda. ABD ve Fransa’nın Yunanistan’la da anlaşması var. Buna göre, Yunanistan’a bir saldırı olursa, ABD ve Fransa askeri müdahalede bulunacak. Bu da Atina’nın daha rahat ve agresif pozisyon almasına yol açıyor.

Bu iş birliği esasen İsrail’in işine yarıyor. Mossad bu süreçte çok etkili... Türkiye’nin savunma sanayiinde attığı adımlar, askeri kapasitesi ve bölgesel etkinliği İsrail için büyük sorun haline geldi. Türkiye ile doğrudan savaşamayacağını biliyor ama bir yandan da sınırlarını genişletiyor, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ediyor. Bu nedenle Türkiye’yi meşgul edecek, enerjisini dağıtacak bir çevreleme politikasını devreye sokuyor. İsrail açısından bu, Türkiye’nin daha da güçlenip kendisi için kalıcı bir tehdit haline gelmesini önleme çabasıdır.


Kaynak ; Milliyet