|
|
| | #1 |
| Çevrimiçi ![]() ![]() ![]() | Maduro mu uyuşturucu mu? ABD ordusu bu harekatı bilmiyor: ‘Müzakere için tırmandırma’ Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Bugüne dek pek çok ABD başkanıyla aynı amacı paylaşan Donald Trump, Latin Amerika'daki dengeleri değiştirecek hamleler yapıyor olabilir mi? ABD Başkanı’nın çok istediği Nobel Barış Ödülü'nü Venezuela muhalefet liderine kaptırmış olması aslında tam anlamıyla bir kayıp sayılmıyor. Çünkü ödülü alan Maria Corina Machado, yaptığı konuşmada, Donald Trump’a barış çabası için teşekkür etmişti. Son günlerde telefon trafiğine Türkiye'nin de dahil olduğu ABD-Venezuela geriliminde ise Trump'ın amacı uyuşturucuyla savaş gibi görünse de, pek çok uzmana göre hedef Maduro'yu iktidardan uzaklaştırma isteğiydi. Çünkü ABD için asıl uyuşturucu tehdidinin adresi başkaydı. Uyuşturucu tehdidini yok etmek için ABD'nin güneydoğusuna değil, güneybatı sınırına yönelmesi gerekiyordu. Çünkü bugün ABD'nin en büyük uyuşturucu tehdidi kokain veya Kolombiya–Venezuela kaynaklı maddeler değildi. Meksika'da üretilen son derece tehlikeli bir sentetik opioid olan 'fentanil'di. Bu madde, çoğunlukla Kuzey Amerikalıların yoğun şekilde kullandığı sınır kapılarından, araçlarla ABD'ye sokuluyordu. Yani Venezuela gemilerinin vurulması Latin Amerika uzmanı gazeteci Lars Palmgren'e göre Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'nun hedef olduğunun bir işaretiydi. Üstelik ABD'nin tüm bunları yaparken işlediği bir savaş suçu da olabilirdi. 'Second strike' yani 'ikinci vuruş' anlamına gelen saldırılar ve hava sahasının sorgusuz sualsiz kapatılmış olması, uluslararası hukuka pek de uygun değildi. Peki ABD Venezuela geriliminden çıkacak sonuç ve ihtimaller neler? TASAM Başkan Yardımcısı Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel ve Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz konuyu tüm detaylarıyla Milliyet.com.tr'ye anlattı.![]() PERDE ARKASINDA 36 MİLYAR DOLARLIK BİR BORÇ! ABD ve Venezuela arasındaki gerilim uzun yıllardır devam ediyor. Ancak son dönemde 'uyuşturucu taşıdığı' iddiasıyla vurulan 20'ye yakın gemi, asıl meselenin uyuşturucu olup olmadığı konusunda akılları karıştırdı. ABD'nin artan borçları ve kötüye giden ekonomisi Trump'a olan güvenin düşmesine neden olmuş, iktidara geldiğinden bu yana ABD başkanının pek çok ülkeye meydan okumasının önüne 'ekonomik faktörler' geçmişti. ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin 36 trilyon dolarlık borç yükünün o kadar da yüksek olmayabileceğini öne sürüyordu. Bu belirsiz borç yüküABD-Venezuela geriliminde ise Prof. Dr. Fahri Erenel'e göre '36 milyar dolar' detayıyla öne çıkıyordu. ABD yüksek maliyetli bir savaşa girmek istemiyorsa, neden Venezuela'ya saldırıyordu? Prof. Dr. Fahri Erenel bunun 'müzakere için tırmandırma' stratejisinde saklı olduğuna dikkat çekerek, "ABD'nin yaklaşık 36 milyar dolarlık bir borcu var. Bu yüzden de böyle bir savaşı sürdürülebilir kılmak ABD ekonomisine ciddi bir maliyet demektir. Bu bir yandan da Küba dahil birçok Güney Amerika ülkesi, Kolombiya, Brezilya ekseni de ABD'ye karşı iktidarlardan oluşuyor. Bu Güney Amerika'yla Amerika savaşına dönüşebilir mi? Böyle bir risk de her zaman mümkün olabilir. Bu yüzden Trump'ın şu anda Maduro'ya aslında muhalefet lideriyle bir araya gelme ve ülke içerisinde, kurumlara bir istikrar ve demokrasi getirme gibi amaçlar için bir tırmandırma stratejisi izlendiğini düşünebiliriz"diyordu. Yani mesele gerçekten de uyuşturucudan çok daha farklı olabilir. Peki süreç nereye gidiyor? İlerleye günlerde ABD ile Venezuela arasındaki gerilim nasıl şekillenecek? Prof. Dr. Fahri Erenel şöyle anlattı: -ALINTI- "Amerika Birleşik Devletleri'nin bugünkü eylemleri Trump'ın 2020 yılındaki tecrübelerinin biraz daha sahaya aktarılmış şekli. ABD Maduro'yu devirmeye son derece kararlı. Bunun özellikle askeri harekât bağlamında yapılması, ABD kamuoyunda da tepkiyle karşılaşılması demek. Bunu Trump'ın ilk döneminde de Kuzey Kore'de gördük. Nükleer deneme yapmıştı Kuzey Kore ve Trump bunun ardından, 'Kuzey Kore'yi perişan edeceğim' derken Kuzey Kore'yi ziyaret etti. Başkanla oturdu, resimler verdi. Sonuçta Kore'yi bir şekilde ikna etti. Benzer bir şeyi NATO'da gördük. ‘NATO ülkeleri savunma harcamalarını arttırmazsa ABD bu işte yok’ dediler. Herkes yüzde 2 limitine çıkmayı kabul etti. Şimdilerde yüzde 4-5'lere kadar da çıktılar. Bunu ‘müzakere için tırmandırma’ dediğimiz bir kavrama dayandırıyorum ABD için. Trump'ın burada sadece hava kuvvetleriyle, donanmayla, karaya ayak basmadan Venezuela gibi gerilla harekâtına elverişli bir ortamda başarılı olamaz. Bir askeri harekâtta çok sayıda can kaybı yaşanabilir. ABD bunun Venezuela’yı muhalefetle iktidar arasında ciddi çatışmalara da götürebilecek ve Amerika'ya yoğun bir göç ve benzeri hareketlere de yol açabilecek bir süreç olduğunu biliyor. O yüzden de elindeki tüm vasıtaları kullanarak ‘uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele ediyorum’ diye aslında suları kontrol altına almaya çalışıyor. Bir yandan da B52’lerini uçurarak müzakere için tırmandırmayı sağlıyor. Amerika bundan sonuç alabilir mi, pek düşünmüyorum. Müzakere için tırmandırma dediğimiz stratejiyi uyguladığını düşünüyorum." - ![]() ULUSLARARASI HUKUK NE DİYOR? ‘ÇOK KANLI OLABİLİR’ BBC’ye konuşan bazı hukuk uzmanları, ABD ordusunun Venezuela'ya ait olduğu iddia edilen uyuşturucu gemisine düzenlediği ‘ikinci saldırının’ yasadışı olduğunu ve uluslararası hukuka göre yargısız infaz olarak değerlendirileceğini söylüyordu. Peki gerçekten de ABD yasadışı bir eylem yapıyor olabilir mi? “Yaklaşık 20 küsur tekneye saldırı yapıldı. Hatta yeni Güney Komutanı Amiral Bradley’den önce Amiral Halsey, 'Sorgusuz sualsiz gemi batıramam, tekne batıramam' diyerek kasım ayı başında görevden ayrılmıştı. Amerikan kamuoyunda özellikle demokrat senatörler ve milletvekilleri arasında deniz hukukuna ve silahlı çatışma hukukuna çok aykırı bir şekilde, hiç sorgulama yapılmadan, hiç yargılama süreci olmadan bu tip eylemlerin yapılması eleştiriliyor ve sorgulanıyor. Bu işin kanunsuzluğu. Bundan yine bir hafta evvel yani geçtiğimiz hafta içinde Venezuela hava sahasını kapandığını Trump ilan etti. Bu da uluslararası hukuk açısından sorgulanması gereken bir konu. Hiçbir ülke kendi kendine, ‘Ben hava sahasını kapıyorum’ diyemez. Arada şu an resmen silahlı çatışma hukukunu başlatacak bir süreç de söz konusu değil” diye konuşanAmiral Cem Gürdeniz, kısa süre önce yayınlanan Atlas Raporu’na ilişkin dikkat çekici detaylara da değindi. Amiral Cem Gürdeniz, “ABD'nin kasımın sonunda kamuoyuyla paylaştığı, ‘ABD'nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ açıklandı. Bu belgeye bazıları Atlas dokümanı, Atlas Raporu da diyor. Çünkü içinde şöyle bir cümle geçiyor: 'ABD artık dünyanın yükünü kaldırmayacak.' Savaş Bakanı Pete Hegseth bu dokümanın tanıtım toplantısında ne dedi? 'Monroe Doktrini’ne geri dönüyoruz' dedi. Bunun manası da şu: ‘Artık Latin Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika Kuzey Amerika'da, kararları ben veririm. Burada yapılacak yatırımlar, burada açılacak lojistik koridorlar, bunların stratejik güvencesi de bana ait. Diğer ülkelerin Küba'laşmasına izin vermeyeceğim' demek"dedi. Peki kapıda bir kara harekatı olabilir mi?Tam da bu sorunun cevabında ilerleyen yıllarda sahada daha aktif olması beklenen ‘Çin’ detayı öne çıktığını belirtenAmiral Cem Gürdeniz konuyu şöyle açıkladı: "Venezuela'ya askeri bir harekât, özellikle kara harekâtı olacağını hiç sanmıyorum. Çok kanlı olur. Çünkü Maduro da hazırlık yapıyor. Sadece Venezuela'nın değil şu an ABD'ye karşı oluşan birkaç ülke var. Kolombiya başta geliyor. ABD'nin bunlara da dolaylı olarak mesaj verdiğini düşünüyorum. Bir de tabii Çin'in çok büyük yatırımları vardı. Peru'da, Şili'de ve Venezuela'da. Dolayısıyla ABD, Çin'e de ‘buralardan uzak dur, buranın kaynaklarını ben sömürürüm, buranın yatırımlarına kimin ne yapacağına ben karar veririm' mesajını veriyor." ![]() 'VENEZUELA’YA AYAK BASARSA ÇOK AĞIR KAYIPLAR VERİR' Şu an için hava ve denizden Venezuela’yı vuran ABD kara harekâtı yapmaya karar verirse neler olur? Bölgedeki uzmanlara göre böyle bir ihtimal söz konusu olursa ABD’nin karşılaşacağı tablo pek de parlak görülmüyor. Prof. Dr. Fahri Erenel de konuyla ilgili, “Dünya tarihinde hiçbir yerde hava harekâtıyla liderlerin devrildiği görülmemiştir. Deniz harekâtıyla belli bir yer bombalarsınız ama kara kuvvetlerinin bölgeye ayak basması gerekir. Bu ayak basmayla Amerikan ordusu çok ağır kayıplar verir. Amerikan ordusu gerilla harekâtını yapmayı bilmiyor. Bu Venezuela'da çok ciddi bir kanlı bir savaşa iş savaşı yol açabilir. Sonucu da ABD’ye patlar. Bu açıdan durumu, Trump'ın krizi kontrolü bir şekilde tırmandırarak müzakereye elverişli bir Venezuela ortamı yaratmak, kamuoyunun baskısını özellikle Maduro üzerinde arttırarak muhalefetin kadın lideriyle birlikte gerçek seçim sonuçlarını ortaya koymak istediği şeklinde özetleyebiliriz” diye konuştu. Peki gerilim sürecek mi? İkinci vuruş, yani ilk saldırıda ölmeyen ‘hedeflerin’ öldürülmesi, müzakerenin temellerini mi oluşturuyor? Prof. Dr. Fahri Erenel, ‘ikinci vuruşu’ da anlatarak sözlerini noktaladı. -ALINTI- “Amerika Birleşik Devletleri'nin bu ikinci vuruş dediğimiz kabiliyeti aslında bir nükleer strateji. Yani nükleer stratejide kullandığı bir yöntem. Genelde üç farklı istikamette sistemleri saklar. Nedir bu? Hava, deniz ve karadaki unsurlarıdır. Bunlar, rakip kendisine bir saldırıda bulunursa onu caydıracak bir takım metodolojiyi üstlenir. Bu uçakların tur atıyor olması, gemilerin orada oluyor olması… Diyor ki, ‘elimde güçler var.’ Ya müzakereye gelirsin ya da bana en ufacık bir saldırında da sana misliyle karşılık verebilecek güce sahibim mesajını veriyor. Burada gerilimi müzakere maksadıyla tırmandırıyor ve ABD’nin Venezuela’ya karşı bunu daha da yoğunlaştıracağını diye düşünüyorum.” - Prof. Dr. Fahri Erenel- Kaynak ; Milliyet |
|
![]() |
| |